Çikolata; özellikle kan şekerimiz düştüğünde, yani acıktığımızda, hızla kana karışır ve emilir. Ancak hemen ardından negatif feed-back etki ile ilkinden daha fazla acıktığımızı hissederiz. Özellikle kilo muhafaza problemi olanlarda tercih edilmemelidir. Bunun yerine kana daha yavaş karışan meyveler ya da kurutulmuş kuruyemişler tercih edilmelidir.
İyi bir çikolata kendini, kokusu, rengi, parlaklığı ve kadifemsi dokusu ile belli eder. Ne çok acı, ne de çok tatlıdır. Hatta biraz tuz katılmalıdır; diğer bileşenlerin de lezzetini ortaya çıkarmak için. Kırıldığında kenarı düz olmalı, kırılma sesi duyulmalıdır. Ağıza götürüldüğünde kolayca erimeli ve dil, çikolata üstünde hiç pürüz hissetmemelidir.
Böyle bir çikolata bulup, yediğinizde kanın akışkanlığını arttırır, damarları açar, metabolizmanın ürettiği zararlı moleküllerle vücudun savaşma gücünü arttırır. Bunlar kalp hastalıklarına ve kansere yol açan moleküllerdir. Çikolata yapımında kullanılan kakao tanelerinin sağlık için yararlı olduğu, yeni araştırmalar ışığında geçerli ve inandırıcı görünmektedir.
California Üniversitesi tarafından düzenlenen bir araştırmada, gönüllü deneklerden iki aşamada kan örnekleri alındı. Kan örneği, ilk aşamada aç karnına alınırken, ikinci aşamada kakao içtikten sonra alındı. Kakao içtikten sonra alınan kan örneklerinde, kanın pıhtılaşmasında ve kalp hastalıklarının oluşumunda önemli rol oynayan trombositlerin etkinliğinin azaldığı görüldü.
Buenos Aires Üniversitesi'nden Dr. Cesar Fraga, çikolatada bulunan flavonoid denilen bileşimin özelliklerini inceledi. Bunun için gönüllülere 80 gram siyah çikolata verildi. 2 ve 6 saat sonra alınan kan örneklerinde anti-oksidan sayısının arttığı gözlendi. Anti-oksidanlar, metabolizmanın ürettiği ve hücrelere zarar veren serbest radikallerin etkinliklerini önlüyor.
Dr. Fraga, çikolata yiyenlerin damarlarında, serbest radikallerin yol açtığı zararların, çikolata yemeyenlere oranla daha az olduğunu belirtiyor.
California Üniversitesi Kalp Hastalıkları Departmanı'ndan Prof. Tissa Kappagoda'nın hayvanlar üzerinde yürüttüğü bir çalışma da, çikolatanın içinde bulunan flavonoid bileşiminin, damar kaslarını rahatlattığını ortaya koydu; dolayısıyla damarların daha fazla açıldığını tespit etti. Bu sonuç damar sertliği denilen ve kalp hastalıklarına yol açan rahatsızlığın, çikolata ile azalabileceğini göstermesi açısından ilgi çekicidir.
Bütün bu sonuçları değerlendiren Nestle Araştırma Merkezi yetkililerinden Dr. Harold Schmitz, ''Bu klinik bulgular, eski bulgularla birleştirildiği zaman ortaya çok umut verici bir tablo çıkıyor. Bu durumda, çikolatanın kalp hastalıklarını önleyip önlemediğine ilişkin daha ayrıntılı çalışmaların yapılması gerekiyor.''diyerek görüşlerini belirtmektedir.
Araştırmaların belirli bir firma sponsorluğu ile yapılıyor olması daima gözönünde bulundurulmalı ve çikolata konusunda da aşırıya kaçılmamalıdır.